Thorndike's puzzle box nedir ?

IsIk

New member
Thorndike’s Puzzle Box – Bir Kedinin İçinde Saklı İnsan Hikâyesi

Selam forumdaşlar,

Bugün size hem bilimle hem kalple ilgili bir hikâye anlatmak istiyorum. Adını çoğunuz duymuştur belki: Thorndike’ın Puzzle Box Deneyi. Yani “öğrenme kutusu” diye çevrilen o meşhur psikoloji deneyi. Ama ben size sadece bir kutudan bahsetmeyeceğim; o kutunun içinde sıkışmış bir kediden, bir insandan, bir umuttan bahsedeceğim.

---

Bir Kedi, Bir Kutu ve Bir İnsanlık Deneyi

1900’lerin başında, Edward Thorndike adında genç bir psikolog, hayvanların nasıl öğrendiğini anlamak için bir deney yaptı. Bir kutu tasarladı. Kutunun içinde bir kedi vardı. Dışarıda ise bir tabak balık…

Ama kedi o balığa ulaşmak için bir şeyi keşfetmek zorundaydı: kutunun içinde gizli bir kolu çekmek.

İlk denemede kedi çaresizdi. Pençeliyor, miyavlıyor, duvarlara tırmanıyor ama kolu bulamıyordu. Ta ki tesadüfen o kola dokunana kadar. Kutu açıldı, kedi dışarı çıktı, balığı yedi.

Bir süre sonra aynı kedi tekrar kutuya kondu. Bu sefer daha hızlı buldu kolu. Her denemede hatasız hale geldi.

Thorndike bu deneyle bir ilke ortaya koydu: Deneme-yanılma yoluyla öğrenme.

Ama bana sorarsanız, bu deney sadece öğrenmenin değil, insanlığın bir özeti.

---

Bir Ofis, Bir Kutu: İnsan Versiyonu

Diyelim ki kutu bir laboratuvar değil de bir ofis. İçinde bir insan var: Selim.

Selim, analitik düşünen, stratejik, çözüm odaklı bir adam. Mühendislik mezunu, düzenli, planlı, her şeyi ölçen biçen biri.

Ama son aylarda bir çıkmazda. Terfi bekliyor, olmuyor. Projeleri onaylanmıyor.

Kendini tıpkı o kedinin kutusunda hissediyor: “Neyi yanlış yapıyorum?”

Eşi Elif ise daha empatik bir karakter. “Belki de her şey kontrolle değil, biraz bırakmakla ilgilidir,” diyor.

Ama Selim buna inanmıyor.

“Yok Elif, çözüm vardır. Her sistemin bir formülü olur.”

Geceleri oturup stratejiler yapıyor. Nasıl davranırsa yöneticisini etkiler, hangi cümleyle öne çıkar, hangi işi teslim ederse fark edilir...

Ama her sabah işe gittiğinde kendini yine o görünmeyen kutunun içinde buluyor.

---

Thorndike’ın Kedisiyle Aynı Noktada

Bir sabah Elif, kahvaltı masasında sessizce sordu:

“Selim, sence o kedi kutudan çıkmayı öğrendi mi, yoksa sadece tesadüfen kapıyı açmayı mı?”

Selim önce anlamadı. “Ne demek istiyorsun?”

“Yani, belki kedi özgür olmayı değil, sadece balığa ulaşmayı öğrendi.”

Bu cümle Selim’in aklında yankılandı. Çünkü belki o da aynıydı.

Belki o da terfiyi, başarıyı, maaşı “balık” sanıyordu. Ama asıl mesele, kutudan çıkabilmekti.

O an fark etti: her gün aynı hareketleri yapıyor, ama özgürleşmiyordu.

Thorndike’ın kedisi gibi, sistemin içinde alışkanlık öğrenmişti, anlam değil.

---

Erkek Akıl, Kadın Sezgi: İki Taraflı Öğrenme

Selim’in yaklaşımı tipik bir erkek refleksiydi: stratejik, mantıklı, çözüm odaklı.

Kedi çıkışı bulana kadar milyon defa aynı hareketi yapıyorsa, Selim de iş yerinde her gün aynı davranışları tekrarlıyordu.

Bir farkla: kedi sonunda dışarı çıkıyordu, Selim ise kendi sınırlarını daha da kalınlaştırıyordu.

Elif ise o kutuya dışarıdan bakıyordu.

“Bazen kutudan çıkmak için kolu çekmek yetmez,” diyordu. “Kutunun neden var olduğunu anlaman gerekir.”

Bu, empatik bir bakıştı. Kadınlar genellikle “sistemin içindeki duygusal bağları” okur.

Selim için bu, soyut ve gereksizdi ama sonunda o da anladı: kutu sadece dışsal değildi, kafasının içindeydi.

---

Bir Deneyin İçinden Yaşama Dair Ders

Thorndike’ın kedisi kutudan çıkmayı “öğrendi.”

Ama biz insanlar, genelde kutudan çıkmayı “unutuyoruz.”

Her gün sabah kalkıp işe gidiyoruz, aynı yollar, aynı sorunlar, aynı tepkiler.

Tıpkı kedinin tekrar tekrar aynı kolu çekmesi gibi, biz de hayatta aynı kalıpları tekrarlıyoruz.

Ve sonra diyoruz ki: “Neden değişmiyor hiçbir şey?”

Belki de asıl mesele, kolu çekmek değil; kutunun neden var olduğunu sorgulamak.

Çünkü bazı kutular bize öğretmek için değil, bizi tutmak için yapılmıştır.

---

Thorndike’ın Deneyinden Günümüz İnsanına

Thorndike, bu deneyden sonra “Etki Yasası”nı geliştirdi:

Bir davranış, ödül getiriyorsa tekrarlanır; ceza getiriyorsa azalır.

Bu, öğrenme psikolojisinin temeli oldu.

Ama günümüzde bu yasa, modern hayatta bir tuzağa dönüştü.

İş yerinde “ödül” terfi.

Sosyal medyada “ödül” beğeni.

İlişkilerde “ödül” onay.

Her yerde bir kutu, her kutuda bir kol.

Ve biz, o kedi gibi, sadece ödül peşindeyiz.

Ama özgürlük, hiçbir ödülde yok.

---

Forumdaşlara Sorular

1. Sizce Thorndike’ın kedisi özgür müydü, yoksa sadece koşullanmış mıydı?

2. Biz de modern yaşamda benzer kutuların içinde değil miyiz?

3. Erkeklerin stratejik öğrenme biçimi mi, kadınların sezgisel farkındalığı mı bizi bu kutulardan çıkarır?

4. Bir şeyi “öğrenmek” yeterli midir, yoksa “anlamak” mı gerçek kurtuluşu getirir?

---

Bir Kutu Kadar Basit, Bir Hayat Kadar Derin

Bir deney kutusunun içinde bir kedi vardı.

Ama belki bugün o kutunun içinde hepimiz varız.

Kimimiz çıkışı arıyoruz, kimimiz sadece balığın kokusunu takip ediyoruz.

Thorndike’ın Puzzle Box’ı bize şunu öğretiyor:

Öğrenmek bazen kurtuluş değildir, sadece alışmadır.

Ve belki de asıl zeka, kapıyı açmakta değil, o kutunun duvarlarını sorgulamakta gizlidir.

Belki senin “kutu”nun adı iş yeridir.

Belki bir ilişki, belki bir korku.

Ama ne olursa olsun, hepimiz o kedi gibi bir gün tesadüfen değil, bilinçle dışarı çıkmayı öğreniriz.

O gün geldiğinde, belki balık değil ama özgürlük bizi bekliyor olacak.